ABD seçimleri: Dış politikada Harris süreklilik, Trump değişim vadediyor

ABD’de baÅŸkanlık seçimleri yaklaşırken Demokratların adayı Kamala Harris, dış politikada Joe Biden döneminin büyük ölçüde devamını ve öngörülebilirliÄŸi, Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump ise temel konularda esaslı deÄŸiÅŸimi vadediyor. ABD’de 5..

ABD seçimleri: Dış politikada Harris süreklilik, Trump değişim vadediyor
Yayınlanma: Güncelleme: 6 views

ABD seçimleri: Dış politikada Harris süreklilik, Trump değişim vadediyor

ABD’de baÅŸkanlık seçimleri yaklaşırken Demokratların adayı Kamala Harris, dış politikada Joe Biden döneminin büyük ölçüde devamını ve öngörülebilirliÄŸi, Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump ise temel konularda esaslı deÄŸiÅŸimi vadediyor.

ABD’de 5 Kasım’da yapılacak baÅŸkanlık seçimleri için geri sayım sürerken Harris ile Trump arasındaki dış politika yaklaşım farkları, ABD’nin yeni dönemde dünyayı nasıl okuyacağına iliÅŸkin önemli ipuçları veriyor. Joe Biden döneminde baÅŸkan yardımcılığı yapan ve onun adaylıktan çekilmesiyle Demokratların baÅŸkan adayı haline gelen Harris’in, büyük ölçüde Biden döneminin dış politika kodlarını takip etmesi bekleniyor. Öte yandan 2016-2020 yıllarında ABD BaÅŸkanlığı yapan ve birçok ana baÅŸlıkta tartışmalı kararlara imza atan Trump ise baÅŸkan seçilmesi halinde Amerikan politikasına önemli deÄŸiÅŸimler getireceÄŸini vurguluyor. Birçok uluslararası iliÅŸkiler uzmanı, Harris’i “daha öngörülebilir” bir lider, Trump’ı ise aksine “öngörülemez” bir siyasi figür olarak tanımlıyor. Ä°ki aday arasındaki keskin çizgilerin yeni dönemde nasıl bir ABD dış politika çerçevesi çizeceÄŸi merakla beklenirken OrtadoÄŸu’daki gerilim ve Gazze’deki kriz, Ukrayna’da devam eden savaÅŸ, ABD-Çin ve ABD-Rusya gerilimi, ayrıca ABD’nin NATO’ya yaklaşımı gibi konularda uzmanlar, Harris ile Trump’ı kıyaslamaya ve deÄŸerlendirmeye çalışıyor. GAZZE’YE YAKLAÅžIMLARI NASIL? Orta DoÄŸu’da iki devletli çözümü savunan Demokrat Biden yönetimi, özellikle 7 Ekim’den sonra Ä°srail’e verdiÄŸi koÅŸulsuz destekle hem içeride hem de uluslararası kamuoyunda ciddi tepki topladı. Amerikalı Müslümanların ve Arapların yoÄŸun yaÅŸadığı Michigan gibi eyaletlerde Biden’ın Ä°srail’e verdiÄŸi koÅŸulsuz desteÄŸin, ona seçimlere mal olabileceÄŸi tartışmaları gündem oldu. Biden yönetimi, bir yandan Ä°srail’e askeri, siyasi ve diplomatik tam destek verirken öte yandan da Gazze’deki Ä°srail katliamları karşısında kendi seçmenlerini ve uluslararası toplumu sakinleÅŸtirmek için “Gazze’de siviller ölmesin” ve “Acil ateÅŸkes lazım” söylemleriyle denge politikası tutturmaya çalıştı. Harris, bu dönemde çok fazla öne çıkmasa da Gazze’deki Ä°srail saldırılarına mart ayında en net tepki gösteren isimlerin başında geliyordu. Daha sonraki açıklamalarında da Ä°srail’in sivilleri öldürmemesi gerektiÄŸini vurgulayan Harris, “Ä°srail, Gazze’de insani hukuku ihlal ediyor” ÅŸeklinde özetlenebilecek çıkışlarını zaman zaman yaptı. Ancak Harris, Biden yönetiminin ana çizgisiyle uyumlu olarak, “ABD’nin, Ä°srail’in kendini savunma hakkı konusunda sonuna kadar ona destek vereceÄŸini” vurgulamaktan da geri durmadı. BaÅŸkan adayı olduktan sonra söylemleri pek deÄŸiÅŸmeyen Harris, Michigan eyaletini ziyaretinde, Filistin destekçisi Demokratlardan tepki aldı ve Gazze konusunda daha güçlü adımlar atması istendi. Ä°srail BaÅŸbakanı Binyamin Netanyahu’nun Kongre ortak oturumuna baÅŸkanlık etmemeyi seçen Harris, bu yönüyle aşırı saÄŸcı Ä°srail yönetimine bir mesaj vermiÅŸ oldu. Sonraki gün Beyaz Saray’da Netanyahu ile görüşen Harris, çıkışta yaptığı açıklamada, “Bu trajedilerin ortasında yüzümüzü baÅŸka yere çeviremeyiz. Kendimizi bu acılar karşısında hissiz halde bırakamayız ve ben de sessiz kalmayacağım” diye konuÅŸtu. Harris’in baÅŸkan olması halinde Biden döneminde uygulanan “Ä°ran ve Hamas karşısında Ä°srail’e tam destek” ile “Gazze’de ateÅŸkes saÄŸlansın ve siviller ölmesin” dengesini önemli ölçüde sürdürmesi ancak Filistin ve Gazze konusunda biraz daha hassas davranması muhtemel gözüküyor. Öte yandan Cumhuriyetçi Trump ise 7 Ekim’den sonraki tüm açıklamalarında Biden yönetiminin Ä°srail’i koruyamadığını ve kendisinin baÅŸkan olması halinde bu saldırının asla gerçekleÅŸmeyeceÄŸini savundu. Kendi baÅŸkanlığı döneminde tüm tepkilere raÄŸmen Ä°srail’in baÅŸkenti olarak Kudüs’ü tek taraflı “tanıyan” Trump, Golan Tepeleri ve Ä°brahim AnlaÅŸmaları gibi baÅŸlıklarda da Netanyahu’ya önemli alanlar açmıştı. Trump, baÅŸkan olması halinde, Ä°srail’e Biden yönetiminden daha güçlü destek vereceÄŸini ve Ä°ran’la iliÅŸkileri revize ederek Ä°srail’in güvenliÄŸi konusunda daha güçlü adımlar atacağını belirtiyor. Bu yönüyle Trump, halihazırda Ä°srail’e koÅŸulsuz destek vermekle eleÅŸtirilen Biden yönetiminden daha “Ä°srail destekçisi” politikaya ve iki devletçi çözüm umutlarının daha da azalmasına neden olabilir.UKRAYNA VE RUSYA Ä°LE Ä°LÄ°ÅžKÄ°LER 2022 Åžubat’ından bu yana devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı’nda en başından itibaren Kiev’e güçlü destek saÄŸlayan Biden yönetimi, Rusya Devlet BaÅŸkanı Vladimir Putin’in bu savaÅŸtan yıpranarak çıkmasını umuyordu. Ukrayna üzerinden aslında bir ABD-Rusya Savaşı’na dönüşen çatışmalarda aylar geçtikte Washington, Kiev’e daha geliÅŸmiÅŸ silahlar ve daha fazla askeri yardım göndermeye baÅŸladı. Bu süreçte Biden’la Oval Ofis’te birlikte görev alan Harris’in, görevi boyunca yaptığı açıklamalarda Rusya karşısında Ukrayna’ya güçlü destek verdiÄŸi ve bu desteÄŸi sürdürmeye kararlı olduÄŸu görülüyor. Haziran ayında Ukrayna’da düzenlenen konferansa katılan ve Devlet BaÅŸkanı Volodimir Zelenski ile görüşen Harris, NATO ittifakının birlikteliÄŸinin önemini ve Rusya karşısında Ukrayna’ya verdikleri güçlü desteÄŸin, ittifakın geleceÄŸi için önemli olduÄŸunu vurguladı. Harris, “Ukrayna’ya gerektiÄŸi sürece ABD olarak destek vermeye devam edeceklerini” ifade etti ve Biden yönetiminin Ukrayna politikasının sıkı bir takipçisi olacağını gösterdi. 2022 ve 2023 yıllarındaki Münih Güvenlik Konferansı’na ABD adına katılan Harris, yaptığı konuÅŸmada, Ukrayna’ya ve Zelenski’ye güçlü destek verdiklerini ve bu desteÄŸi kararlı ÅŸekilde sürdüreceklerini açıkladı. Münih’teki “liderlik” performansı genel olarak övgü toplayan Harris’in baÅŸkan olması durumunda Ukrayna konusunda ABD’nin 2021’den bu yana sürdürdüğü politikayı büyük ölçüde koruması bekleniyor. Rusya Devlet BaÅŸkanı Vladimir Putin’le ilgili de bugüne kadar birçok kez sert açıklamalar yapan Harris, gerek Ukrayna’ya saldırması konusunda gerekse Rus muhalif Alexander Navalni’nin ölümü konusunda Putin’e sert sözlerle yüklendi. Öte yandan Trump ise Rusya-Ukrayna Savaşı’nı Biden yönetiminin “provoke ettiÄŸini” ve ABD’nin Putin’i “kışkırttığını” savunarak, NATO’nun burada bir koz olarak kullanıldığını ifade etti. Bu konuyla ilgili tüm açıklamalarında kendisinin baÅŸkan olması halinde Putin’le görüşerek bu savaşın hiç yaÅŸanmamasını saÄŸlayabileceÄŸini savunan Trump, birçok kez “Putin’le iyi iliÅŸkilerim vardı, kendisi bana saygı duyardı ve biz bu konuyu konuÅŸabilirdik” ÅŸeklinde yorumlar yaptı. ABD’nin Ukrayna’ya çok fazla para harcadığını da savunan Trump ve etrafındaki Cumhuriyetçiler, seçimleri kazanmaları halinde Kiev’e verilecek desteÄŸi azaltma ve giden yardımları sorgulamayı vadediyor. Bu yönüyle Harris ile Trump’ın Rusya-Ukrayna Savaşı’na bakışlarındaki kayda deÄŸer fark, hangi ismin baÅŸkan olacağına baÄŸlı ÅŸekilde ABD’nin Ukrayna politikasını ciddi ÅŸekilde etkileyebilir.e94G3ue5WkaUeqWy1i3U3wÇİN’LE REKABET SORUNU Senatörlüğü ve baÅŸkan yardımcılığı döneminde Demokratların Çin politikasını benimseyen Harris, Biden yönetiminin Çin’le rekabet konusundaki önceliklerini düzenli olarak savundu. Trump’ın Pekin’le “ticaret savaÅŸlarını” eleÅŸtiren Harris, Amerikan üreticilerine zarar verecek gümrük vergilerine karşı çıktı ve Trump’ın Çin’le ticari mücadeleyi kaybettiÄŸini savundu. Senatörlüğü döneminde Hong Kong’da insan haklarıyla ilgili Çin etkisine karşı tasarı hazırlayan Harris, daha sonra da Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türkleri ile ilgili Çinli yetkilileri hedef alan bir baÅŸka tasarının hazırlanmasına katıldı. 2023’te Biden’ın yerine GüneydoÄŸu Asya Ãœlkeleri BirliÄŸi’nin (ASEAN) zirvesine katılan Harris, mesajlarında ABD olarak Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki etkilerini sınırlandırmak ve bu bölgedeki diÄŸer müttefiklerle birlikte çalışmaya devam etmek konusunda kararlı olduklarını vurguladı. Tayvan konusunda da Biden’ın söylemlerini tekrarlayan Harris’in, bu konuda da Pentagon’un stratejilerine tamamen güvendiÄŸi belirtiliyor. Biden yönetimini Çin karşısında “zayıf” kalmakla eleÅŸtiren Trump ise 2016-2020 döneminde olduÄŸu gibi yeni bir “ABD-Çin ticaret savaÅŸları” baÅŸlatabileceÄŸine yönelik sinyaller verdi. Seçim kampanyasında doÄŸrudan Çin’i hedef alan söylemlere fazla baÅŸvurmayan Trump, daha ziyade mavi yakalı Amerikalılara ve çiftçilere seslenerek, “Çin kaynaklı ekonomik kayıplara son vereceÄŸini” vurguladı. Çin’den gelen ürünlere daha fazla gümrük vergisi anlamına gelecek bu tür ekonomik vaatlerini sık sık hatırlatan Trump’ın baÅŸkan olması halinde Biden döneminde kısmen sakinleÅŸen gümrük savaÅŸlarını yeniden baÅŸlatabileceÄŸi kaydediliyor. Öte yandan baÅŸkanlığının son döneminde “Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Uygurlara soykırım uyguladığını” belirten tasarıyı kabul eden Trump, Çin’in Güney Asya Denizi’ndeki iddialarını da reddetmiÅŸti. Trump’ın baÅŸkan seçilmesi halinde bu konularda benzer bir tutumu sergilemeye devam edeceÄŸi öngörülüyor. NATO Ä°TTÄ°FAKI’NA BAKIÅž AÇISI Harris ile Trump’ın ayrıştığı bir diÄŸer baÅŸlık ise ABD ile NATO Ä°ttifakı arasındaki iliÅŸkiler olacak gibi gözüküyor. Trump’ın NATO Ä°ttifakı’nı zayıflatan açıklama ve adımlarının ardından Beyaz Saray’a gelen Biden-Harris ikilisinin ana mottolarından biri, “NATO’yu Rusya ve Çin karşısında yeniden bir ve beraber kılmak” oldu. Gerek Ukrayna Savaşı baÄŸlamında ABD-NATO iliÅŸkilerinin ve gerekse NATO zirvelerinde ABD ile Avrupa ülkeleri arasındaki iliÅŸkilerin yapısal olarak güçlendirilmesi, Biden yönetiminin en çok önemsediÄŸi baÅŸlıklardan biri oldu. Harris’in bu çizgiyi aynen koruması beklenirken Trump’ın ise daha tartışmalı bir politika izleyebileceÄŸi belirtiliyor. BaÅŸkanlık döneminde Almanya ve Fransa gibi önemli müttefiklerle sorun yaÅŸayan Trump, NATO’daki katkı payları konusunda defalarca çıkış yapmış ve bu konuda Amerikan vergilerini daha hesaplı kullanacağını dile getirmiÅŸti. Bazı yorumcular, Trump’ın seçilmesi halinde ikinci baÅŸkanlık döneminde ilki kadar sert ve köşeli adımlar atmayacağını ve özellikle NATO konusunda daha makul davranabileceÄŸini ifade ediyor.Türkçü Haber

Ä°LK YORUMU SÄ°Z YAZIN

HoÅŸ Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Åžifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.