30 Ağustos’ta ne oldu? 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın anlam ve önemi
Büyük Önder Atatürk komutasındaki Türk ordusunun 26 Temmuz 1922’de başlayan ve 30 Ağustos’ta büyük bir zaferle taçlandırdığı Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, tarihe altın harflerle yazılan en büyük kahramanlık..
Yayınlanma:29 Ağustos 2024 - 16:33
Güncelleme:29 Ağustos 2024 - 16:33
17 views
Büyük Önder Atatürk komutasındaki Türk ordusunun 26 Temmuz 1922’de başlayan ve 30 Ağustos’ta büyük bir zaferle taçlandırdığı Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, tarihe altın harflerle yazılan en büyük kahramanlık destanlarından oldu. Peki, 30 Ağustos Zafer Bayramı’na giden süreçte neler yaşandı? İşte 0 Ağustos Zafer Bayramı’nın anlam ve önemi…
1919 yılında Birinci Dünya Savaşı sonrası İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması hükümlerine dayanarak türlü bahanelerle Anadolu’yu işgale başladı, ordusunun cephanesi elinden alınan Türk milleti, zor durumda bırakılmaya çalışılıyordu.Halide Edip Adıvar’ın “Türk’ün Ateşle İmtihanı” kitabında anlattığı işgal günlerinde, itilaf donanması İstanbul’a, Fransızlar Adana’ya, İngilizler Urfa, Maraş, Samsun ve Merzifon’a, İtalyanlar, Antalya ve Anadolu’nun güneybatısına yerleşti.
15 Mayıs 1919’da İtilaf devletlerinin izniyle Yunan Ordusu İzmir’e çıkarma yaptı.Bu durum karşısında Türk milleti, tarih boyunca gösterdiği “millet olma bilinci” içerisinde işgallere karşı kuvayımilliye hareketini başlattı. İki seçenek vardı, ya işgal güçlerine teslim olunacak ya da yıkılan yakılan bir ülke yeniden ayağa kalkacak ve küllerinden doğacaktı.1920’de TBMM’nin açılması üzerine işgal güçleri tüm baskıcı politikalarını Atatürk ve silah arkadaşları üzerine yoğunlaştırdı, özellikle Batı Cephesi’nde hareketlilik başladı. Yunan ordusu 1921’de Polatlı’ya kadar geldi. Polatlı’da dünyanın en uzun sürecek meydan muharebesinin hazırlıkları yapılıyordu.Sakarya’da 22 gün 22 gece süren kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra 26 Ağustos 1922’de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz’u başlatan harekat emrini verdi.
Başkomutan Mustafa Kemal, 26 Ağustos sabahı Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa (Çakmak), Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) ile muharebeyi yönetmek üzere Afyonkarahisar sınırlarında kalan Kocatepe’de yerini aldı.Topçu ateşleriyle şafak vakti başlayan harekatın devamında Türk askeri, sabahın ilk ışıklarıyla hücuma geçip Tınaztepe’yi ele geçirdi ve Belentepe ile Kalecik Sivrisi’nden düşmanı uzaklaştırdı.
Taarruzun ilk gününde 1. Ordu birlikleri, Büyük Kaleciktepe ile Çiğiltepe arasındaki 15 kilometrelik alanda, düşmanın birinci hat mevzilerini ele geçirdi. 5’inci Süvari Kolordusu, düşman gerilerindeki ulaştırma kollarına başarılı taarruzlarda bulundu, 2’nci Ordu ise cephede tespit görevini aksatmadan sürdürdü.Türk ordusu, 27 Ağustos sabahı bütün cephelerde yeniden taarruza geçti ve aynı gün Afyonkarahisar, 8’inci Tümen tarafından düşman işgalinden kurtarıldı. 28 ve 29 Ağustos’ta başarıyla sürdürülen taarruz, düşmanın 5’inci tümeninin etkisiz kılınmasıyla neticelendi.29 Ağustos gecesi durum değerlendirmesi yapan komutanlar, hemen harekete geçilip taarruzun kısa sürede sonuçlandırılmasında hemfikir oldu ve planın 30 Ağustos’ta aksamadan uygulanması için gerekli önlemler alındı.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Türk Ordusu’nun Kurtuluş Savaşı’nda kazandığı en önemli zaferin arifesinde, 30 Ağustos sabahında şimdi belde olan Kütahya’nın Altıntaş ilçesine bağlı Zafertepe Çalköy’de birliklere taarruz emrini verdi.Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk ordusunun, 26 Ağustos’ta başlayan Meydan Muharebesi’nde Dumlupınar’da Yunan birliklerini Allıören, Keçiler, Kızıltaş deresi yolunun iki yanında tamamen sarıp imha etmesiyle zafere ulaşıldı. Kızıltaş deresi bölgesinde açık kalan alandan bazı Yunan birlikleri, General Trikopis, General Diyenis ve birçok Yunan komutanı kaçtı.Büyük Zafer’in ertesi günü, 31 Ağustos’ta Zafertepe Çalköy’de bir evin bahçesindeki kırık kağnının üzerine muharebe alanlarının haritasını koyan Başkomutan Mustafa Kemal, Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile durum değerlendirmesi yaparak Yunanlıların yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve onları mağlup etmek için İzmir’e girme görüşünde birleşti.