Putin’den Batı’ya nükleer kırmızı çizgi: Tehdidinde ciddi mi?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, uzun menzilli füzelerin Rusya’nın derinliklerinde kullanılması halinde nükleer silahla karşılık verilebileceğinin sinyalini verdi. Rus lider blöf yapıyorsa, Batılı devletler tehditlere aldırmadan Kiev’e askeri desteğini derinleştirebilir…
Yayınlanma:27 Eylül 2024 - 09:50
Güncelleme:27 Eylül 2024 - 09:50
5 views
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, uzun menzilli füzelerin Rusya’nın derinliklerinde kullanılması halinde nükleer silahla karşılık verilebileceğinin sinyalini verdi. Rus lider blöf yapıyorsa, Batılı devletler tehditlere aldırmadan Kiev’e askeri desteğini derinleştirebilir. Eğer Putin ciddiyse, Moskova tarafından defalarca dile getirildiği gibi çatışmanın genişleyerek Üçüncü Dünya Savaşı’na dönüşme riski var. Bu gözdağının ardından Batı’da bazıları şu soruyu soruyor: Putin gerçekten tehdidinde ciddi mi?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı’ya nükleer bir kırmızı çizgi çekti.
Rus lider, Batılı devletlerin uzun menzilli füzelerin Rus topraklarında kullanımına izin vermesi halinde Moskova’nın nükleer silahlarla karşılık vermeyi düşüneceğinin sinyalini verdi.
Bu gözdağının ardından Batı’da bazıları şu soruyu soruyor: Gerçekten tehdidinde ciddi mi?
Bu soru savaşın gidişatı açısından kritik önem taşıyor.
Ukrayna ve bazı destekçilerinin inandığı gibi Putin blöf yapıyorsa, Batılı devletler Moskova’nın tehditlerine aldırmadan Kiev’e askeri desteğini derinleştirebilir.
ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI RİSKİ
Eğer Putin ciddiyse, Moskova tarafından defalarca dile getirildiği gibi çatışmanın genişleyerek Üçüncü Dünya Savaşı’na dönüşme riski var.
Putin, uzun bir uyarı konuşması yaparak Rusya’nın nükleer silah kullanmasına yol açabilecek senaryoların listesini genişletti.
Rus lider uçak, füze ya da insansız hava araçlarını içeren büyük bir sınır ötesi konvansiyonel saldırıya karşılık olarak nükleer silahların bir seçenek olabileceğini söyledi.
Buna göre Rusya’ya saldıran bir ülkeyi destekleyen rakip bir nükleer güç, bu saldırının bir tarafı olarak kabul edilecek.
Bu iki kriter de Batı’nın Ukrayna’nın Rusya’nın derinliklerine saldırmasına izin vermesi halinde ortaya çıkacak durum için doğrudan geçerli.
Putin, Rus topraklarının Batılı uzun menzilli füzelerle vurulabilmesi için Batı’nın uydu ve hedefleme desteğine ihtiyaç duyacağını belirtmişti.
Putin’in uyarısının ardından Kiev’den tepki gecikmedi ve Putin “nükleer şantaj” yapmakla suçlandı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Putin’in uyarısının sorumsuzca ve kötü zamanlanmış olduğunu belirterek “nükleer kılıcı ilk kez sallamadığını” söyledi.
Bununla birlikte Putin, nükleer silah kullanımını tetikleyebilecek koşullar konusunda geçmişte olduğundan daha açık konuştu.
Kremlin sözücüsü Dmitri Peskov, yaptığı açıklamada Putin’in yorumlarının Batılı ülkelere Rusya’ya yönelik saldırılara katılmaları halinde bunun ciddi sonuçları olacağına dair bir işaret olduğunu söyledi.
Bu değişiklikler Rusya’nın nükleer şemsiyesini yakın bir müttefiki olan komşu Belarus’u da kapsayacak şekilde genişletiyor.
Örneğin, “egemenliğe yönelik kritik bir tehdit” oluşturan bir saldırıya yanıt olarak gerçekleşebileceğini belirterek nükleer kullanım eşiğini düşürüyorlar.
Daha önceki nükleer doktrinde “devletin varlığına” yönelik bir tehditten bahsediliyordu.
Putin bu açıklamayı, nükleer caydırıcılığı görüşmek üzere yılda iki kez toplanan güvenlik konseyinin dokuz üyesine hitap ederken görüldüğü dört dakikalık bir videoda yaptı.
Rus lider konuşmasında nükleer silah kullanımının aşırı bir önlem olduğunu ve Rusya’nın bu konuya her zaman sorumlu bir şekilde yaklaştığını söyledi.
Putin’in mesajının asıl muhatapları Kiev, Washington ve Londra’daydı.
Askeri analistler, revize edilen doktrinin temelde Ukrayna ve Batı’ya gerilimi daha fazla tırmandırmamaları yönünde açık bir mesaj olduğunu söylüyor.
Batı, Rusya’nın önce taktik nükleer silah kullanmayacağından emin. Rusya ise şimdi bunu yapmaya hazır olduğunu söylüyor.
Doktrindeki değişiklikler, uzun süredir Moskova’nın Ukrayna’yı teslim olmaya zorlamak için nükleer silah kullanmasını savunan Rus milliyetçileri tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandı ve nükleer bir yanıtı neyin tetikleyebileceği konusunda bir tartışmaya yol açtı.