Avusturya’da aşırı sağ, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk zaferini kazandı: Şimdi ne olacak?
Avusturya Özgürlük Partisi (FPO), İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana seçim zaferi kazanan ilk aşırı sağcı parti oldu. Koalisyon kurmak için bir ortağa ihtiyacı olan FPO, şimdi iktidara giden yolu açmaya..
Yayınlanma:30 Eylül 2024 - 16:29
Güncelleme:30 Eylül 2024 - 16:29
8 views
Avusturya Özgürlük Partisi (FPO), İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana seçim zaferi kazanan ilk aşırı sağcı parti oldu. Koalisyon kurmak için bir ortağa ihtiyacı olan FPO, şimdi iktidara giden yolu açmaya çalışacak. Eski bir Nazi milletvekili tarafından kurulan FPO’nun lideri Kickl, Nazilerin Adolf Hitler için kullandığı bir terim olan “Volkskanzler” (Halkın Şansölyesi) olmak istediğini söylüyor.
Avrupa şüphecisi ve Rusya dostu Avusturya Özgürlük Partisi, dün yapılan parlamento seçimlerinden birinci çıktı ve ilk zaferini kazandı.
Bu, Avusturya’da İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana kazanılan ilk aşırı sağcı zafer oldu.
FPO’nun seçimden birinci çıkması, Avrupa’daki aşırı sağın son dönemdeki yükselişinde bir başka kilometre taşı oldu. Ancak parti hemen sert bir “gerçeklik kontrolüne” tabi tutuldu.
Sonuçların açıklanmasının ardından bir televizyon stüdyosunda FPO parti lideri Herbert Kickl ile parlamentodaki diğer partilerin liderleri karşı karşıya geldi. Liderler, Kickl’in koalisyon teklifini reddetti.
FPO, Başbakan Karl Nehammer’in muhafazakar Halk Partisi’nin (OVP) yaklaşık 2,5 puan önünde oyların yüzde 29’unu alarak şimdiye kadarki en iyi sonucunu elde etti.
Protestolar sonrası Kickl, rakiplerini halkın iradesine karşı çıkmakla suçladı.
Seçim zaferinin ardından destekçilerine “Yarın mavi bir pazartesi olacak ve o zaman bu yüzde 29’u bu ülkede siyasi bir gerçekliğe dönüştürmeye başlayacağız” dedi.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın müttefiki olan Kickl, Avusturya’daki diğer tüm partilerle müzakere etmeyi teklif etti.
FPO’nun beklenmedik zaferi, bir ortak bulamazsa, boşa düşme riskiyle karşı karşıya.
Hükümetlerin kurulmasını denetleyen eski bir Yeşiller lideri olan Başkan Alexander Van der Bellen, tüm partileri görüşmelere çağırdı ve sürecin uzayabileceğini öne sürdü.
Kickl’in kazanması, aşırı sağın Hollanda, Fransa ve Almanya gibi ülkelerde kazanımlar elde ettiği Avrupa’da, aşırı sağcı partileri sevindirdi.
Bu artan destek, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savunulması gibi kilit politika alanlarında Avrupa Birliği içinde bölünme riskini artırabilir.
Ancak bu zaferler aşırı sağ için iktidar garantisi olmadı, çünkü diğer partilerden ret alma ihtimalleri hâlâ yüksek.
Fransa’da aşırı sağcı Ulusal Birlik, haziran ayındaki seçimlerin ilk turunu kazanmış, ancak ikinci turda daha ılımlı partilerin adaylarını geri çekerek, solun en fazla sandalyeyi kazanmasına yardımcı olmuş ve hüsrana uğramıştı.
Sonunda Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, merkez sağdan bir başbakan atayınca sol da kaybetti.
Hollanda’da ise milliyetçi Geert Wilders, rakiplerinin kendisinin liderliğindeki bir hükümeti desteklemeyi reddetmesi üzerine seçimden birinci çıktıktan sonra başbakan olma umutlarından vazgeçmek zorunda kaldı.
Kickl, Nazilerin Adolf Hitler için kullandığı bir terim olan “Volkskanzler” (Halkın Şansölyesi) olmak istediğini söylüyor.
55 yaşındaki Kickl, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın yaptığı gibi, solucan giderici ivermektinin COVID-19’a karşı etkili olduğunu iddia ederek komplo teorilerini benimsedi.
Ukrayna’ya yardımlara geri çıkıyor ve Rusya’ya yönelik yaptırımların, Moskova’dan çok Avusturya’ya zarar verdiği gerekçesiyle geri çekilmesini istiyor.
Destekçileri FPO’nun “Önce Avusturya” politikalarının yasadışı göçü engelleyeceğini ve ekonomiyi canlandıracağını söylüyor. Eleştirenler ise bunun daha otoriter bir devletin habercisi olabileceğinden endişe ediyor.
FPO’nun zaferinin Avusturya’nın bir demokrasi olarak geleceğinin tehlikede olduğu anlamına geldiğini söyleyen 69 yaşındaki emekli memur ve Yeşiller seçmeni Irene Rubik, Macaristan’daki Orban’ı işaret ederek ülkenin “Orbanlaşma” riskiyle karşı karşıya olduğu endişesini dile getirdi.
1950’lerde eski bir Nazi milletvekilinin liderliğinde kurulan FPO, imajını yumuşatmak için çalıştı. İlticayı kısıtlama ve enflasyonla mücadele vaatleri seçmenlerin ilgisini çekmiş olsa da Kickl’e olan bağlılıkları sınırlı görünüyor.
Anketör Foresight tarafından yapılan bir ankete göre FPO seçmenlerinin sadece %2’si Kickl’in oylarının ana nedeni olduğunu söyledi ki bu oran parti liderleri arasında en düşük oran.
Anketör Foresight tarafından yapılan bir araştırmaya göre, FPO seçmenlerinin sadece yüzde 2’si, oylarının ana sebebinin kendisi olduğunu söyledi. Bu oran, parti liderleri arasında en düşük seviye.
OVP, FPO ile koalisyon kurmaya açık olduğunun sinyallerini veren tek parti, ancak Nehammer, Kickl ile hükümete girmeyi reddetti. Pazar günü de bunu tekrarladı.
Kickl bir koalisyon kuramazsa, Avusturya’nın savaş sonrası siyasi tarihine hakim olan iki parti olan OVP ve merkez sol Sosyal Demokratlar arasında bir tür birlikteliğe kapı açabilir.
Siyasi analist Thomas Hofer, Kickl’in sürekli bir tehdit olarak nitelendirilmesinin ve diğer partilerin onunla çalışmayı reddetmesinin, onun bir yabancı olarak konumunu güçlendirme riski taşıdığını söyledi.
Hofer, “Çünkü Herbert Kickl’in bunu sadece sistem karşıtı söyleminin, düzen karşıtı söyleminin bir teyidi olarak gördüğü açık” dedi.