Tüm uyarılar hiçe sayıldı: ABD hükümeti Gazze’deki katliama nasıl ortak oldu?
Geçtiğimiz ekim ayında İsrail’in on binlerce sivilin hayatına mal olan saldırıları başlarken çok sayıda ABD’li yetkilinin gizli e-postalar aracılığıyla hükümeti uyardığı ortaya çıktı. Yetkililer, kitlesel tahliyenin insani bir felaket olacağını..
Yayınlanma:4 Ekim 2024 - 16:25
Güncelleme:4 Ekim 2024 - 16:25
5 views
Geçtiğimiz ekim ayında İsrail’in on binlerce sivilin hayatına mal olan saldırıları başlarken çok sayıda ABD’li yetkilinin gizli e-postalar aracılığıyla hükümeti uyardığı ortaya çıktı. Yetkililer, kitlesel tahliyenin insani bir felaket olacağını ve uluslararası hukuku ihlal ederek savaş suçu suçlamalarına yol açabileceğini yazdı. Reuters, krizin başlamasından sadece birkaç gün sonra, 11-14 Ekim tarihlerinde ABD yönetim yetkilileri arasındaki üç e-posta dizisini inceledi. ABD hükümetinin etkisiz kaldığını vurgulayan yetkililer, savaş süresince birer birer istifalarını duyurdu. Bu sırada ABD Başkanı Biden’ın Gazze hakkındaki yorumları, İsrail Başbakanı Netanyahu’ya Hamas’a karşı büyük serbestlik tanımıştı. Peki tüm uyarıları hiçe sayan ABD hükümeti, Gazze’deki katliama adım adım nasıl ortak oldu?
İsrail geçtiğimiz yıl ekim ayında Gazze’nin kuzeyine hava saldırıları düzenlemeye başlayarak bölgeden bir milyondan fazla Filistinlinin tahliyesini emretti.
On binlerce sivilin hayatına mal olan saldırılar başlarken, üst düzey bir Pentagon yetkilisi Beyaz Saray’a sert bir uyarıda bulundu.
O zamanlar Ortadoğu’dan sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı olan Dana Stroul, 13 Ekim’de Başkan Joe Biden’ın kıdemli yardımcılarına gönderdiği e-postada, kitlesel tahliyenin insani bir felaket olacağını ve uluslararası hukuku ihlal ederek İsrail’e karşı savaş suçu suçlamalarına yol açabileceğini yazdı.
Stroul, Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin kendisini “iliklerine kadar ürperten” bir değerlendirmesini iletiyordu.
Reuters, krizin başlamasından sadece birkaç gün sonra, 11-14 Ekim tarihleri arasında üst düzey ABD yönetim yetkilileri arasındaki üç e-posta dizisini inceledi.
Daha önce bildirilmemiş olan e-postalar, Gazze’de artan can kaybının uluslararası hukuku ihlal edeceği ve ABD’nin Arap dünyasındaki bağlarını tehlikeye atabileceği yönündeki erken alarmı ortaya koyuyor.
Mesajlar ayrıca Biden yönetiminde, Filistinlilere sempati duymaya ve Gazze’ye daha fazla insani yardıma izin verilmesi yönündeki iç baskıyı da gösteriyor.
Karar alma sürecinde yer alan üç üst düzey ABD yetkilisine göre Washington, Filistinlilerin acılarını ele almakta yavaş davrandı.
İsrail hava saldırılarının Gazze’deki hastaneleri, okulları ve camileri vurmasının ardından, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın en üst düzey kamu diplomasisi yetkilisi Bill Russo, 11 Ekim tarihli bir e-postaya göre, üst düzey devlet yetkililerine Washington’ın insani krize doğrudan değinmemesi nedeniyle “itibar kaybettiğini” söyledi.
İsrail, Hamas’ın sivil binaları askeri amaçlarla kullandığını söyleyerek saldırıları savunurken, Russo, Ortadoğu’daki ABD diplomatlarının, İsrail’i “soykırım” yapmakla ve Washington’ı savaş suçlarına ortak olmakla suçladığını yazdı.
Russo, “ABD’nin Filistinlilerin insani koşullarına ilişkin herhangi bir tepki göstermemesi sadece etkisiz ve verimsiz olmakla kalmıyor, aynı zamanda İsrail’in sivillere yönelik eylemlerine sessiz kalarak potansiyel savaş suçlarına ortak olmakla da suçlanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanlığı yetkililerine hitap eden Russo, yönetimin İsrail’e ve Gazze’deki operasyonuna yönelik koşulsuz destek konusundaki duruşunu değiştirmek için hızlı bir şekilde harekete geçilmesi çağrısında bulundu.
Russo, “Bu yol eylemle de hızla tersine çevrilmezse, önümüzdeki yıllarda bölgedeki duruşumuza zarar verme riski taşıyor.” diye yazdı.
MART AYINDA İSTİFA ETTİ
Russo, kişisel nedenlerden ötürü mart ayında istifa etti.
ABD yetkilileri ise İsrail’in kendini savunma hakkını ve Kudüs’e askeri yardım sağlama planlarını vurgulamaya devam etti.
13 Ekim’de, Russo’nun e-postasından iki gün sonra, İsrail uçakları, bir milyon sakini evlerini terk etmeleri konusunda uyaran bildirileri Gazze’nin kuzeyine attı.
Netanyahu, tanklarla desteklenen İsrail birliklerinin 2,3 milyonluk nüfusu olan topraklarda kara saldırısı başlatması üzerine bölge halkına kaçmaları için 24 saat verdi.
Tahliye emri yardım kuruluşlarını ve Birleşmiş Milletleri alarma geçirdi. O zamana kadar İsrail’in hava saldırıları tüm bölgeleri yerle bir etmişti.
Cenevre’deki Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC), İsrail’in tahliye emrinin “uluslararası insancıl hukukla uyumlu olmadığını” çünkü Gazze’deki yiyecek, su ve diğer temel ihtiyaçları keseceğini duyuran bir bildiri yayınladı.
Birkaç üst düzey ABD yetkilisinin Reuters’a aktardığına göre, bazı ABD yetkilileri yoğun nüfuslu Gazze’den güvenli bir çıkış yolu olmadığı konusunda endişeliydi.
İsrail ordusu geniş çaplı bir abluka uygulamıştı.
İnsani yardım gruplarının yerlerinden edilmiş sivillere destek sağlamak için aylara ihtiyacı vardı.
Beyaz Saray’ın insani müdahaleden sorumlu üst düzey yetkilisi Paula Tufro, “Değerlendirmemiz, insani bir felaket yaratmadan bu ölçekte bir yerinden edilmenin hiçbir yolu olmadığı yönünde.” diye yazdı.
Bu değerlendirmeye göre bir milyondan fazla insana “temel hizmetler” sağlamak için yapıların kurulması “aylar” alacaktı.
Tufro, Beyaz Saray’dan İsrail’e saldırısını yavaşlatmasını söylemesini istedi.
Gönderdiği e-postada, “İnsanların güneye doğru ilerlemesini engellemek için İsrail Hükümeti’nin (GOI) frene basması gerekiyor.” diye yazdı.
Biden’ın Gazze hakkındaki kamuoyu yorumları, Netanyahu’ya Hamas’a karşı büyük ölçüde serbestlik tanımıştı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Doha’da düzenlediği bir basın toplantısında ilk kez “Gazze’deki Filistinli ailelerin acısını” kamuoyuna duyurdu.
BIDEN’IN SÖYLEMLERİ DEĞİŞTİ
Washington’ın Gazze’deki sivillere yardım etmek için İsrailliler ve yardım gruplarıyla sürekli görüşmelerde bulunduğunu söyledi.
Ertesi gün, 14 Ekim’de Biden’ın söylemi değişti. Bir konuşmasında Gazze’deki insani krize acilen öncelik verdiğini ve ekibine savaş bölgesine yardım ulaştırma talimatı verdiğini söyledi.
İsrail, 13 Ekim’de Gazze’ye piyade göndermeye başlasa da, büyük çaplı kara harekâtı 27 Ekim’e kadar başlamadı.
Konuya yakın kaynaklar, o dönemde Washington’un İsrail’e beklemesini tavsiye ettiğini, bunun temel nedeninin de Hamas’ın elindeki İsrailli rehinelerin serbest bırakılması için diplomasiye zaman tanımak olduğunu söyledi.
ABD yetkilileri insani krizi değerlendirirken, İsrail Washington’a daha fazla silah için baskı yapıyordu.
İki ABD’li yetkilinin güncellenen silah sevkiyatı listesi hakkında verdiği bilgiye göre, Washington, Gazze’deki savaşın başlangıcından bu yana İsrail’e çok sayıda mühimmat gönderdi.
Bunlar arasında binlerce hassas güdümlü füze ve yoğun nüfuslu bölgeleri tahrip edebilen, tünelleri ve sığınakları çökertmek için kullanılan 2 bin kiloluk bombalar da yer alıyor.
Bazı hak grupları, bu silahların kullanımını sivil ölümlerinden sorumlu tutuyor.
Uluslararası Af Örgütü, 10 Ekim ile Ocak 2024 arasında ABD tarafından sağlanan silahlarla ilgili en az üç olaya atıfta bulunarak, kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere sivillerin uluslararası insancıl hukukun “ciddi ihlalleri” ile öldürüldüğünü söyledi.